İçeriğe geç

Cumhuriyet Gazetesinde Yayınlanan Emrah Kolukısa’nın Muallak Hakkında Yazısı

Aşkın beş hali

Murat Taşkent’in yazıp yönettiği ‘Muallak’, bir çiftin yaşadıkları üzerinden aşkın hallerini anlatan cesur ve yenilikçi bir deneme.

Bitiyatro’nun yeni oyunu “Muallak” yıllar önce “Azrail’in Gözyaşları” adlı oyunuyla takip edilesi yazarlar listemize not ettiğimiz Murat Taşkent’in imzasını taşıyor. Arada çeşitli oyun ve filmlerde rol alan ve kimi dizi senaryoları kaleme alan Taşkent’in bunca yıl sonra yeni bir oyununu sahnede izlemek iyi geldi doğrusu, öncelikle bunu vurgulamak gerek. “Muallak” üzerine daha fazla yoğunlaşmadan bir de şunu vurgulayalım: Laçin Ceylan ve Nihat İleri tarafından temelleri atılan BiTiyatro’nun bir süredir seyircisiyle buluştuğu BiSahne, ilk gidişte bulması belki biraz zor olsa da, bağımsız tiyatromuz adına sevindirici ve her gece perdelerini açan, sayısı da gitgide artan mekânlara eklenmiş önemli bir artı değer. “Muallak”ı gala gecesinde izlediğimizde buranın tıka basa dolu olduğunu görüp mutlu olduk elbette ama topu topu 40 izleyicinin sığdığı bu mekânın her gece dolması en büyük temennimiz.

Ne söylediğin değil…

Gelelim oyuna. “Muallak” beş bölümden oluşan, iki oyuncunun her bölümde aynı diyalogları kullanarak bir aşkın, bir ilişkinin beş farklı aşamasını anlattığı bir oyun. Her bölüm yaklaşık 15 dakika sürüyor ve sahnede bir kadınla bir erkeğin ilişkilerinin muhtemel bir kronolojisi, başka bir deyişle otopsisi sunuluyor. İlk bölümde tipik bir cicim ayları manzarasıyla karşılaşıyor ve hafiften antipatik bile buluyoruz bu sürekli birbirine sevgi cümleleri kuran çifti. İkinci bölümde işin erotik yönü ön plana çıkıyor ve aynı diyaloglarla bambaşka bir duygu haline bürünüyoruz. Sonraki bölümde çağın yaygın hastalığı sanal âleme yakalanmış bir halde çıkıyor karşımıza çift ve aynı evin içinde mesajlaştıklarını, yavaş yavaş kopmaya başladıklarını görüyoruz. Bir sonraki bölümde alabildiğine sıkılmışlar belli ki birbirlerinden ve son bölümde de öldüresiye nefret ediyorlar artık. Her bölümde aynı diyalogların kullanılması ise hem yönetmen hem de oyuncular için ciddi bir meydan okuma elbette. “Muallak”ın yazarıyla yönetmeni aynı kişi olduğu için işin belli bir kısmının oyun yazılırken halledildiğini düşünmek mümkün. Yani Taşkent belli kısımların nasıl sahneleneceği, nasıl oynanacağı gibi sorunları tasarlayarak yazmış olmalı diyalogları. Zaten hınzır bir cümleyle de en bariz ipucunu sunuyor Taşkent ve kadın oyuncusuna şunu söyletiyor: “Ne söylediğin değil nasıl söylediğin önemli.” Yönetmenin oyunculuk konusunda da deneyimli olması kesinlikle işe yaramış bu anlamda. Tabii insanın akılna şu soru da gelmiyor değil: “Muallak” bundan bir süre sonra başka bir yönetmen tarafından sahnelense, ortaya çok farklı bir oyun çıkar mı acaba? Sonuçta oyunun kısa bir metni var ve yönetmen tercih ederse bu metni 3 kez (ya da 7 kez) kullanıp, bambaşka bir yol haritasıyla şimdikine hiç benzemeyen bir oyun yapabilir. Ya da yapabilir mi? Gelecekteki cesur yönetmene zorlu bir meydan okuma olmaz mı bu, ne dersiniz?

Öte yandan oyunu sahne üzerinde devralan ve nüansların neredeyse bir müzik enstrümanındaki kadar önemli olduğu bir metni mükemmelen yorumlayan iki oyuncuyu da cesaretlerinden ötürü (her babayiğidin/anayiğidin harcı değildir bu işe kalkışmak) tebrik etmek gerek. Adlarını da zikredelim: Defne Şener Günay ve Turan Günay (fark ettiğiniz üzere evli bir çift)… Yazar-yönetmen- oyuncu üçgeninde, zorlu bir çalışma sonucunda şekillenen “Muallak” yer yer şaşırtıcı (aynı diyalogların beş değişik şekilde yorumlanması bile şaşırtmaya yetiyor aslında), kadın-erkek ilişkilerinin günümüzdeki yansıması açısından son derece isabetli, aşkın benli üzerindeki etki ve tahribatlarını göstermesi babında da alabildiğine çarpıcı bir oyun. Tolga Çebi’nin yazdığı ve her bölüm arasında tekrarlanan, yine oyunun yapısı gereği farklı şekillerde yorumlanan şarkı ise işin tuzu biberi…

“Muallak” 3, 8 ve 29 Nisan’da BiSahne’de, 25 Nisan’da CKM’de izlenebilir.

Kategori:GündemHaberMuallakRöportajYorum