Yaşam Kaya’nın 27.Şubat.2015’te yayımlanan yazısı.
Bitiyatro’yu kurulduğu günden bu yana yaptığı farklı çalışmalardan bilirim. Tiyatronun renkli yüzünün görünmeyen aksını kendine özgü yorumlayan grubun çalışmaları harikulade! Olanı yapmak basit olduğu için, yeniyi denemekten korkmayan grupların iç dinamiği her zaman canlı olmuştur. Basitin bilineni seyirciyi elbette etkiler, çünkü insan kendi sıradan hayatının bir parçasını sahnede gördüğü zaman psikolojik rahatlama içerisine girer. Peki ya sahnede görünen sıradanlığın farklı bir biçimiyse, o zaman seyirci için rahatlama nasıl olacak? Yani bu bir duygusal devinim sayılır. Bir eserin herhangi noktasında kendisini yakalama içerisinde olan yığınlar, yaşamın gözükmeyen öteki yüzüyle karşılaştıklarında ister istemez bir kaçışın içine girmeye başlar. Modern İngiliz Tiyatrosu’nun büyük yazarlarından Edward Bond’un ‘Kırmızı Siyah ve Cahil’ oyununu sahneleyen Bitiyatro, seyirciyi oturduğu koltukta ters köşeye yatırtıp, dünyanın acımasız gerçeklerini bir tokat gibi izleyenin yüzüne çarpıyor! Oyun ilk kez 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyirci karşısında geçmişti.Edward Bond, iki binli yılların dünyasında yaşanan karmaşık olayları aynı bütünlükte bir ‘Gerilim Tiyatrosu’na dönüştürerek, acı kavramından, sınıfsal ayrımlara; savaşlardan, toplumsal ilişki biçimlerine kadar geniş yelpazede kapitalizm eleştirisi yazmış. Yazılan eserin içeriğinde bütünsel bir birliktelik olmamakla beraber, anlatının olayları ortak bir felsefe yaratıyor. Mesela nükleer patlamada ölü doğan bir adam, evdeki ilişki biçimini düzenleyemeyen bir çift, yalnızlık çeken sınıfsal ayrımın içindeki çocuklar, iş görüşmesi yapmaya giderken kaza geçiren bir kadın ve o kadına yardım etmek istemeyen başka bir işsiz adam, savaşta kendi insanlarını öldürmekle görevli bir asker ortak noktada aynı kaderin yolcusu oluyor. İnsanı rahatsız eden olaylar zinciri ile yaşanmışlıklar sizi yüksek gerilimin içine sürüklerken, Bond istediği çatışmayı yaratmayı başarıyor.Oyunu yöneten Fabien Aïssa Busetta, yazarın anlatmak istediği gerilim dünyasını doğru noktalardan yakalamış. Fakat ortadaki oyunun sürrealist yapısı Türkiye’deki tiyatro seyircisinin çok çok üstünde. Ortalama zekaya hitap etmeyen yorumun anlaşılması çok güç. Bir eleştirmen olarak bu sezon yüz oyun izleme şansını yakaladım, ‘Kırmızı Siyah ve Cahil’ ile ilgili izleyenlerden duyduklarım karşısında oyuna adım atmamam gerekirdi, ama izledikten sonra anladım ki, gösteri tam anlamıyla bizlerin görmek isteyeceği tarzda sahnelenmiş. Yani ‘öteki dünya’ kavramı hayallerin ardında kalmadan tam burnumuzun dibinde cereyan eden olaylarla anlatılmış. Metaforların kullanımında, oyuncuların doğru psikolojik analizlerinde yönetmenin oyuna katkısı müthiş!Sahnede gerilimi, acıyı tarif eden olaylar bütünü doğal seyrinden ilerlerken oyuncuların üstün performansı gözden kaçmıyor. Laçin CEYLAN, Fatih DOKGÖZ, Fehmi KARAARSLAN isimlerini geçmişteki gösterimlerden gayet iyi tanırım. Grup performansının bireysel çabalara dönüştüğü ‘Kırmızı Siyah ve Cahil’in anlatımında yatan felsefeyi gayet iyi anlayan üçlü, çok zor bir uğraşın altından başarıyla kalkmayı bilmiş. Burada kimin hangi rolü oynadığına bakmaksızın ortadaki olayların sonucuna yönelen oyuncuları izliyoruz. Fehmi Karaarslan’ ın metafor içinde oyuna kattığı enerji ise bambaşka. Oyunu izlerken parça parça bütüne doğru ilerlerken oyuncular sizleri duygusal çatışmanın tam ortasında bırakıyor.Bitiyatro’ nun ‘Yeni Kiracı’ oyununda gösterdiği başarısının sırrı yeniyi denemekten korkmayan algıydı. ‘Kırmızı Siyah ve Cahil’ ise şimdiye dek sahnelerimizde görülmemiş bir çalışmanın ürünü! Sıradan teatral konular sizleri boğduysa bu oyunu mutlaka ajandanıza not edin!Yaşam Kaya
Kaynak: http://www.tiyatronline.com/yazarlar/17/haber/5333/yasam-kaya-elestiri-yorum-gercekligin-gerilime-donustugu-an-
herkesebitiyatro